İmadüddin Nesimi
Ömer İmâdüddîn Nesimî (d. 1370 ? — ö. 1425, Halep), daha çok Seyyid Nesimî[2] mahlası ile tanınan, 14.-yy Hurufi Türk şairi. Azeri Türkçesindeve Farsça[8] divanlar yazmış, ayrıca Arapça da şiirler[9] bestelemiştir.
Doğum tarihinin 1369-1370 yılları arasında olduğu[kaynak belirtilmeli] tahmin edilmektedir, Azerbeycan’ın Şamahı şehrinde doğmuştur. İdamı da 1425 yılındadır. Türkçe ve Farsça divanları yazmıştır. Şiirleri dönemin bir çok şairini etkilemiştir. Şiirlerinde Hallac-ı Mansur’u andıran ifadeler kullanmasıyla idarecilerin tepkilerini üzerine çok çekmiştir.
Nesimî’nin yaşadığı dönemde Fazlullah Naimi’nin (1339-1401) kurucusu olduğu Hurufilik hareketi geniş ölçüde yaygınlaşmıştı. Nesimî Naimi’den öğrendiği Hurufiliği kabul etmiş ve bu tarikat uğrunda mücadele etmiştir.
Kendisinin de Hacı Bektaş-ı Veli’den[10] etkilendiği ileri sürülmektedir.Çeşitli nazireler yazmıştır. Şiirleri Anadolu, Azerbaycan ve İran’da yaygındır. Esterabadlı Fazlullah’ın yaymaya çalıştığı Hurufiliği benimsemiş ve bu mezhebin önde gelen savunucuları arasında yer almıştır.
Görüşleri yöneticileri rahatsız etmeye başladığında, benzer vakalarda olduğu gibi, Nesimî de takip edilmiş ve Mısır Çerkez kölemenleri hükûmdarı El-Müeyyed Şeyh’in emriyle Şam'[kaynak belirtilmeli]da derisi yüzülerek öldürülmüştür. Cesedinin bir hafta halka gösterildiği, ayrıca öldürüldükten sonra derisini omzuna alıp 7 kapıdan aynı anda çıktığı söylenmektedir.
Seyyid Nesîmî Şiirleri
Gel benim fahr-i cihanım,kıblegahım Mustafa
Gel benim fahr-i cihanım,kıblegahım Mustafa
Cihanın umudu sensin,Padişahım Mustafa
Halil in kuyuna vardım,hacılar bayram eder
Arafat ta kurban kestim işte canım Mustafa
Bak şu kelb rakibe ki, yarime neler demiş
Okunan Kur an hakkiçün,iftiradır Mustafa
Ben ölünce katiplere vasiyet etsem gerek
Yazdıram sinim taşına,intizarım Mustafa
NESİMİ yem derde düştüm,derdimin dermanı yok
Derdimin dermanı sensin,ah u zarım Mustafa.
Ey Gönül
Ey gönül el aynasına bakmanın faydası ne
Sernayeden zararın var satmanın faydası ne
Kendin kadrin bilmeyen ne bilir dostun kıymetin
Merkebin boynuna cevahir takmanın faydası ne
Çobana yazı gerek hem yayıla,hem gerneşe
Çobanı meclise imam etmenin faydası ne
Kargaya üleş gerek hem yiye hem çağıra
Karganın önüne şükker dökmenin faydası ne
Velhasılı Nesimi sen kendimi aleme faş eyleme
Köpeği hamama sokup yumanın faydası ne.
Hak kendi nurundan övmüş yaratmış
Hak kendi nurundan övmüş yaratmış,
Padişah eylemiş ilin üstüne..
Gördüm cemalini selavat verdim,
Sokulmuş civalar serin üstüne
VAllahi Kur an dır senin yüzlerin
Yasin-i Şeriftir iki gözlerin
(İnna Fetahna) dır senin sözlerin,
(Veddullah) inmiştir dilin üstüne
Kirpiklerin üstüne benler dizilir
İkrarından dönen Hakk tan üzülür
Ak göğsün üstüne (Tebbet) yazılır
(Vesşems) ,inmiştir kolun üstüne
Seyyid Nesimi dir şem in çırsı,
(Errahman) dır iki kaşın arası,
Güzel Besmeleyle Elham Süresi
Elif Lam inmiştir Kaddin üstüne..
Kadir geceleri
Kadir geceleri fırsat sizindir
Böyle Hakk mihmanı can ele girmez
Peygambere yüzler sürmek bizimdir
Gitti bu günkü gün dün ele girmez
Azrail el sunar alır canı
Cehteyle burada menzil alasın
Nasip olur mu bir daha göresin
Duasın alacak kul ele girmez
Kimler dinler avazını ününü
Allah ın velisi imam soyunu
Böyle Hakk mihmanı can ele girmez
Özünü kul eyle iman bulasın
Ey Nesimi sakın durup oturma
Sırrını sakla nadana taş götürme
Cehteyle de imanını yitirme
Zay edersin din iman ele girmez
Hoşca Yanalım
Şeme düşen pervaneler
Gelsin bir hoşça yanalım
Aşka düşen divaneler
Gelsin bir hoşça yanalım
Yanmaktır bizim karımız
Harcedelim hep karımız
Pervaneler yaranımız
Gelsin bir hoşça yanalım
Varın söylen şol bülbüle
Neden aşık olmuş güle
Ermek istersen ol kül e
Gelsin bir hoşça yanalım
Bülbül yuvan yıkıldı mı
Yavrun yere döküldü mü
Ölüm sana dokundu mu
Gelsin bir hoşça yanalım
Nesimi döğünsün taşlar
Akıtalım gözden hep yaşlar
Hakk tanıktır hey kardaşlar
Gelsin bir hoşça yanalım
Bugün ol dilber-i rana
Bu gün ol dilber-i rana
Benimle oldu hem-saye
Ki yüzü güneşe benzer
Latif kaşlarıdır aya
Beli ince,boyu uzun
Yüzü hubdur,sözü mevzun
Dili sihri,okur efsun
Gönlümü verdi yağmaya
Benim gönlüm alan dilber
Yüzü hubdur, sözü enver
Güzeldir Allah-u Ekber
Ne güzel beslemiş daya
Dedim:Ey hubların şahı
Terrahhüm eyle billahi
Gönül ikliminin mahı
Bu günü salma ferdaya
Dedim:Dilber lebin emsem
Olurdu derdime derman
Dedi:Vakti değil,ebsem
Düşersin ceng-ü kavgaya
Dedim:Dilber beni öldür
Gerek ağlat,gerek güldür
Nesimi çün sana kuldur
Serini koymuş ortaya
Dil binayı kibriyadır
Dil binayı kibriyadır
Yıkma gönlün kimsenin
Esrar-ı kenzi Hüdadır
Yıkma gönlün kimsenin
Mümin kalbine eyle
İzzet ile hürmeti
Daha enderi Hüdadır
Yıkma gönlün kimsenin
Kalb-i mümin Beyt-ü Hakk tır
Hac-ı Ekber andadır
Belki Hakk onda bakidir
Yıkma gönlün kimsenin
Ey Nesimi belki Hakk ın
Belki vahdetnamedir
Secdegahım Mustafa dır
Yıkma gönlün kimsenin.
Kemter kuluyum
Kemter kuluyum ALİ nin ol şah-ı karemdir
HASAN başımın tacı,HÜSEYN gözümde nemdir
İmam ZEYNEL ABA,BAKIR mihr-i hürremdir
Ve salli ala seyyidina al-i Muhammed
İmam CAFER-İ SADIK gibi bir dahi arifan
İmam MUSY-I KAZIM olmaya sultan
Cihan yüzünü görse değer o şah-ı Horasan
Ve salli ala seyyidina al-i Muhammed
İmam MUHAMMED TAKİ gözlerime ayni ziyadır
İmam NAKİ sayesi ol mürg-ü Hümadır
İmam Hasen-ül Askeri derdimize ayni şifadır
Ve salli ala seyyidina al-i Muhammed
MUHAMMED MEHDİ zuhur ede nihan kalmaya perde
Havariçler geçse gerek tig-ü teberde
Seyyit NESİMİ mehdin okur şam-u seherde
Ve salli ala seyyidina al-i Muhammed.
Derdim ondur
Derdim ondur,çün dokuz diyemem ağyare men
Sekizinde kaldı aklım,yedisinde avare men
Altısı mende var iken,beşten çekemem elimi
Dörtte Hüda lütfederse,üçte buldum çare men
Ey Nesimi çün iki gönül hali değildir
Anın için yalvarırım gece gündüz bir e men.
Hakikat ilmi
Hakikat ilmini cana, sakın öğretme nadana
Ki sarrar olmayan vermez bahayı dürr-ü mercana
Pirimiz ehl-i irfandır,kaçan idrak eder hayvan
Erişmez her mecaz ehli kemal-i zat-ı irfana
Karadır zahidin kalbi yokuşdur taati amma
Ne lazım fikr-i vesvasdan abestir fi li insana
Muhammed şanına geldi nişan-ü tacı Mevlanın
Delili (lafeta illa) gelüpdür Şah-ı Merdan
İşitsin kadı vü müftü bu davanın sebebin kim
NESİMİ can ile başını verüpdür Hakka kurbana.
Kalbim defter,dilim kalem yazarım
Kalbim defter,dilim kalem yazarım
Hakikat emrini duyaldan beri
Yitirdim Leyla mı gurbet gezerim
Mecnun gibi aşka uyaldan beri
Bize dört kitaptan haber verildi
Kamil olduk akıl başa derildi
Kafir Şeytan merdut oldu sürüldü
Hakkın dergahından sürelden beri
Çıkıncak Mi raca Hazret-i İmam
Diledi Mevladan ümmetin tamam
Nur ile sarıldı bu cümle alem
Saadet tacını geyelden beri
Mahlasım NESİMİ ismim ALİ dir
Bu çarh dönmektedir,sanman halidir
Şükür kalbim iman ile doludur
Cürm-ü isyanımız bilelden be.
Taşlama (orijinal)
Ben melamet hırkasını kendim giydim eynime
Ar u namus şişesini taşa çaldım kime ne
Gah çıkarım gökyüzüne seyrederim alemi
Gah inerim yeryüzüne alem seyreder beni
Gah giderim medreseye ders okurum hak için
Gah giderim meyhaneye dem çekerim kime ne
Sofular haram demişler bu aşkın şarabına
Ben doldurur ben içerim günah benim kime ne
Sofular secde ederler mescidin mihrabına
Benim ol dost eşiğidir secdegahım kime ne
Nesimi ye sordular kim yarin ile hoş musun
Hoş olayım olmayayım o yar benim kime ne
Gazel
cananı benim sevdiğimi can bilir ancak
gönlüm dileğin dünyada canan bilir ancak
bildim hem akl ile hem ilm ile hakkı
şöyle bildim onu ki kuran bilir ancak
ibdal oluben beyliğin eden arifi gör ki
bu saltanatın kadrini sultan bilir ancak
kim aşk denizine dalıp gark olagörsün
bu aşk denizinin bahrini umman bilir ancak
ey saki getir devr-i ayağın tozu ile sun ki
bu devr- ayağın devrini devran bilir ancak
işret meclisine gelip giden meyler içilir
pinhane çeker şöyle ki şeytan bilir ancak
hiç kimse Nesimi sözünü fehm edebilmez
bu kuş dilidir bunu süleyman bilir ancak